بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَوْ نَشَآءُ لَجَعَلْنَٰهُ حُطَٰمًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ ٦٥

Eğer isteseydik o ekinlerinizi ot kırıntılarına dönüştürürdük de şaşakalırdınız.

– Seyyid Kutub

إِنَّا لَمُغْرَمُونَ ٦٦

Derdiniz ki; «Biz borca battık.»

– Seyyid Kutub

بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ٦٧

Daha doğrusu her şeyimizi kaybettik.

– Seyyid Kutub

أَفَرَءَيْتُمُ ٱلْمَآءَ ٱلَّذِى تَشْرَبُونَ ٦٨

İçtiğiniz suyu görüyor musunuz?

– Seyyid Kutub

ءَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ ٱلْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنزِلُونَ ٦٩

Onu siz mi buluttan yere indiriyorsunuz, yoksa onu indiren biz miyiz?

– Seyyid Kutub

لَوْ نَشَآءُ جَعَلْنَٰهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ٧٠

Eğer isteseydik onu acı yapardık. Şükretsenize!

– Seyyid Kutub

أَفَرَءَيْتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِى تُورُونَ ٧١

Tutuşturduğunuz ateşi görüyor musunuz?

– Seyyid Kutub

ءَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَآ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنشِـُٔونَ ٧٢

Onun ağacını siz mi yaratıyorsunuz, yoksa onu yaratan biz miyiz?

– Seyyid Kutub

نَحْنُ جَعَلْنَٰهَا تَذْكِرَةً وَمَتَٰعًا لِّلْمُقْوِينَ ٧٣

Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı, hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı olarak yarattık.

– Seyyid Kutub

فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ ٧٤

Öyleyse yüce Rabbinin adını noksanlıklardan tenzih et.

– Seyyid Kutub

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ ٧٥

Yıldızların yörüngeleri üzerine yemin ederim ki;

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu